Dünyanın
Oluşumu ve İç yapısı
Güneş Sistemi’nin Oluşumu Güneş Sistemi’nin oluşumu
ile ilgili farklı teoriler ortaya atılmıştır. En geçerli teori sayılan
Kant-Laplace teorisine Nebula teorisi de denir. Bu teoriye göre, Nebula adı
verilen kızgın gaz kütlesi ekseni çevresinde sarmal bir hareketle dönerken,
zamanla soğuyarak küçülmüştür. Bu dönüş etkisiyle oluşan çekim merkezinde Güneş
oluşmuştur.
Gazlardan hafif olanları Güneş tarafından çekilmiş, çekim etkisi dışındakiler uzay boşluğuna dağılmış ağır olanlar da Güneş’ten farklı uzaklıklarda soğuyarak gezegenleri oluşturmuşlardır.
Gazlardan hafif olanları Güneş tarafından çekilmiş, çekim etkisi dışındakiler uzay boşluğuna dağılmış ağır olanlar da Güneş’ten farklı uzaklıklarda soğuyarak gezegenleri oluşturmuşlardır.
Dünya’nın
Oluşumu
Dünya, Güneş Sistemi oluştuğunda kızgın bir gaz kütlesi halindeydi. Zamanla ekseni çevresindeki dönüşünün etkisiyle, dıştan içe doğru soğumuş, böylece iç içe geçmiş farklı sıcaklıktaki katmanlar oluşmuştur. Günümüzde iç kısımlarda yüksek sıcaklık korunmaktadır. Dünya’nın oluşumundan bugüne kadar geçen zaman ve Dünya’nın yapısı jeolojik zamanlar yardımıyla belirlenir.
Dünya, Güneş Sistemi oluştuğunda kızgın bir gaz kütlesi halindeydi. Zamanla ekseni çevresindeki dönüşünün etkisiyle, dıştan içe doğru soğumuş, böylece iç içe geçmiş farklı sıcaklıktaki katmanlar oluşmuştur. Günümüzde iç kısımlarda yüksek sıcaklık korunmaktadır. Dünya’nın oluşumundan bugüne kadar geçen zaman ve Dünya’nın yapısı jeolojik zamanlar yardımıyla belirlenir.
Dünya’nın
İç Yapısı
Dünya, kalınlık, yoğunluk ve sıcaklıkları farklı, iç içe geçmiş çeşitli katmanlardan oluşmuştur. Bu katmanların özellikleri hakkında bilgi edinilirken deprem dalgalarından yararlanılır.
Dünya, kalınlık, yoğunluk ve sıcaklıkları farklı, iç içe geçmiş çeşitli katmanlardan oluşmuştur. Bu katmanların özellikleri hakkında bilgi edinilirken deprem dalgalarından yararlanılır.
Çekirdek
Manto
Taşküre (Litosfer)
Manto
Taşküre (Litosfer)
Çekirdek
Yoğunluk ve ağırlık bakımından en ağır elementlerin bulunduğu bölümdür. Dünya’nın en iç bölümünü oluşturan çekirdeğin, 5120-2890 km’ler arasındaki kısmına dış çekirdek, 6371-5150 km’ler arasındaki kısmına iç çekirdek denir. İç çekirdekte bulunan demir-nikel karışımı çok yüksek basınç ve sıcaklık etkisiyle kristal haldedir. Dış çekirdekte ise bu karışım ergimiş haldedir.
Yoğunluk ve ağırlık bakımından en ağır elementlerin bulunduğu bölümdür. Dünya’nın en iç bölümünü oluşturan çekirdeğin, 5120-2890 km’ler arasındaki kısmına dış çekirdek, 6371-5150 km’ler arasındaki kısmına iç çekirdek denir. İç çekirdekte bulunan demir-nikel karışımı çok yüksek basınç ve sıcaklık etkisiyle kristal haldedir. Dış çekirdekte ise bu karışım ergimiş haldedir.
Manto
Litosfer ile çekirdek arasındaki katmandır. 100-2890 km’ler arasında bulunan mantonun yoğunluğu 3,3-5,5 g/cm3 sıcaklığı 1900-3700 °C arasında değişir. Manto, yer hacminin en büyük bölümünü oluşturur. Yapısında silisyum, magnezyum , nikel ve demir bulunmaktadır. Mantonun üst kesimi yüksek sıcaklık ve basınçtan dolayı plastiki özellik gösterir. Alt kesimleri ise sıvı halde bulunur. Bu nedenle mantoda sürekli olarak alçalıcı-yükselici hareketler görülür.
Litosfer ile çekirdek arasındaki katmandır. 100-2890 km’ler arasında bulunan mantonun yoğunluğu 3,3-5,5 g/cm3 sıcaklığı 1900-3700 °C arasında değişir. Manto, yer hacminin en büyük bölümünü oluşturur. Yapısında silisyum, magnezyum , nikel ve demir bulunmaktadır. Mantonun üst kesimi yüksek sıcaklık ve basınçtan dolayı plastiki özellik gösterir. Alt kesimleri ise sıvı halde bulunur. Bu nedenle mantoda sürekli olarak alçalıcı-yükselici hareketler görülür.
Mantodaki Alçalıcı-Yükselici Hareketler
Mantonun alt ve üst kısımlarındaki yoğunluk farkı nedeniyle magma adı verilen kızgın akıcı madde yerkabuğuna doğru yükselir. Yoğunluğun arttığı bölümlerde ise magma yerin içine doğru sokulur.
Mantonun alt ve üst kısımlarındaki yoğunluk farkı nedeniyle magma adı verilen kızgın akıcı madde yerkabuğuna doğru yükselir. Yoğunluğun arttığı bölümlerde ise magma yerin içine doğru sokulur.
Taşküre
(Litosfer)
Mantonun üstünde yer alan ve yeryüzüne kadar uzanan katmandır.
Kalınlığı ortalama 100 km’dir.
Taşküre’nin ortalama 35 km’lik üst bölümüne yerkabuğu denir.
Daha çok silisyum ve alüminyum bileşimindeki taşlardan oluşması nedeniyle sial de denir.
Yerkabuğunun altındaki bölüme ise silisyum ve magnezyumdan oluştuğu için sima denir.
Sial, okyanus tabanlarında incelir yer yer kaybolur.
Mantonun üstünde yer alan ve yeryüzüne kadar uzanan katmandır.
Kalınlığı ortalama 100 km’dir.
Taşküre’nin ortalama 35 km’lik üst bölümüne yerkabuğu denir.
Daha çok silisyum ve alüminyum bileşimindeki taşlardan oluşması nedeniyle sial de denir.
Yerkabuğunun altındaki bölüme ise silisyum ve magnezyumdan oluştuğu için sima denir.
Sial, okyanus tabanlarında incelir yer yer kaybolur.
Dünya’mızın şekli ile ilgili
geçmişte bir çok görüş öne sürülmüş. Bunlardan bazıları. Eski Yunanlılar
Dünya’nın yuvarlak bir tepsiye benzediğini savunmuşlardır. Babilliler ve Eski
Mısırlılar Dünya’nın bir kutu şeklinde olduğunu savunmuşlardır.
Bu görüşler günümüzde çürütülmüştür. Geçmişte de bazı bilim adamları Dünya’nın yuvarlak olduğunu ileri sürmüş ve bunları kanıtlamaya çalışmışlardır.
Bu görüşler günümüzde çürütülmüştür. Geçmişte de bazı bilim adamları Dünya’nın yuvarlak olduğunu ileri sürmüş ve bunları kanıtlamaya çalışmışlardır.
Geçmişte Dünya’nın yuvarlak olduğunu ileri süren bilim adamları:
Fernando Magellan : Bir yerden yolculuğa başlayan bir kişinin hep aynı yöne gitmesi halinde aynı yere ulaşacağını söyleyen Magellan İspanya’dan yola çıkmış yolculuksırasında hayatını kaybetmiştir. Ancak yola çıktığı gemilerden iki tanesi İspanya’ya geri dönerek amacına ulaşmıştır.
Galileo Galilei : Avrupalı bir bilgindir. Dünya’nın yuvarlak olduğunu ve kendi çevresinde döndüğünü kanıtlamıştır. Ancak Galileo’ya inanılmamış ve düşüncesinden dolayı yargılanmıştır.
Pisagor: Dünya’nın büyük olasılıkla yuvarlak olduğunu ilan eden ilk kişiydi. Ancak Pisagor’un bunu nasıl keşfettiği bilinmemektedir.
Ünlü matematikçi ve düşünür olan Pisagor, MÖ
500'lü yıllarda Dünyanın yuvarlak olduğunu bilmiş ve kurduğu ünlü
Pisagor okulunda bunu öğrencilerine öğretmiştir.
- Pisagor'dan sonra Eratosthenes de aynı şeyi keşfetmiş, hatta güneş ve ay ışıklarının düşüşlerine göre dünyanın çevresini hesaplamıştır.
- Pisagor'dan sonra Eratosthenes de aynı şeyi keşfetmiş, hatta güneş ve ay ışıklarının düşüşlerine göre dünyanın çevresini hesaplamıştır.
Maceraperes
bir denizci olan Kristof Kolomb Dünya’nın yuvarlak olduğunu kitaplardan
okumuştu.1492 yılında 3 küçük gemi ile birlikte yola çıktı.Devamlı batıya doğru
gitti.Hindistan’a ulaştığını zannetti ama gittiği yer Amerika kıtasıydı.Eğer
dünya yuvarlaksa yönünü değiştirmeden başladığı yere tekrar geleceğini
biliyordu.Ama bunu başaramadan öldü.Ancak gemilerinde bir tanesi yola devam
etti.Böylece Dünya’da tam tur atılmış oldu.
Yerkürenin yuvarlak olduğunu
Avrupalılardan ilk açıklayanlar Kopernik (1540) ve Galile (1640)dir. Bundan çok
daha önce dünyanın yuvarlak olup döndüğünü büyük İslam alimleri mesela, Brûn
isbat etmişti. Dünya’nın üzerindeki topoğrafik oluşumlar ve kendi ekseni
etrafındaki batıya doğru dönme hareketi nedeniyle düzgün bir geometrisi yoktur.
Geoibs bir biçimdedir. Kutuplardan basık küresel geometrik şekil
"geoid" (Latince, Eski Yunanca Geo"dünya") yani "Dünya
şekli" diye adlandırılır.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder